Kitap Önerisi | Evrenden Torpilim Var!





Uzun zamandır okurken kendimi bu kadar iyi hissettiğim, her satırında söylediklerine hak verdiğim ve birebir uygulamaya çalıştığım bir kitap olmamıştı. Aslında Evrenden Torpilim Var ilk çıktığı zaman herkesin elinde gördüğümde içten içe bir gıcık olmuştum. "Aman hepsi aynı şeyleri söylüyor, bunu okumasam bir şey kaybetmem" diye düşünüyordum ki, yanılmışım. Kendimi iyi hissetmem için kuzenim tarafından 142. baskısı elime geçince ne kadar yanıldığımı anladım. Şimdi ise ben bu kitabı bu kadar zamandır nasıl okumam diye kendime kızıyorum. İnsanoğlu çok çabuk değişiyor işte ;)

En başta kitabın eğlenceli ve samimi anlatımına bayıldım. Daha ilk sayfalarında "EGO" hakkındaki düşüncelerini çok mantıklı buldum. Evren'den neden bir şeyler istememiz gerektiğini, bugüne kadar isterken neleri yanlış yaptığımızı, her şeyi ama her şeyi çok net ifade ediyor. Verdiği örneklerde kendinizi buluyorsunuz resmen. Ve daha okurken kendinize çekidüzen vermek için çabalıyorsunuz. 


Kişisel gelişime meraklıysanız ya da değilseniz, yani ne olursanız olun mutlaka okumalısınız.
"Bir kitap okudum hayatım değişti." tabirini bu kitaptan yana kullanıyorum ben.
Ve hergün kitabın yazarı Aykut OĞUT'a teşekkür ediyorum.





Not: Önyargı pek iyi bir şey değildir.

Ne Giydim | Bordo Pantolon

Yağmurlu bir Pazar günü, bordo rengi pantolonumla oldukça mutluydum. Her ne kadar siyah ve gri ile kombinlesem de bordonun o sıcacık görüntüsünü çok sevdim. Darısı yeşillere, mavilere, sarılara :)




Pantolon: Koton
Kaban: Mango
Çanta: Samsonite
Bot: Canzone


Rüya




Her gün sabah oluyor, her gün akşam olmuyor. Ben hep sabahlarda kalıyorum.
Zor geçiyor zaman. Ya da geçmiyor, bilmiyorum. 
Hiçbir şey yakın değil. Ben bile uzağım kendime. 
Şiirler, şarkılar sessiz, romanlar susmuyor.
Yani hiçbir şey olması gerektiği gibi değil.

Hayaller uçup gitmiş, gelecek gelmekten vazgeçmiş, yakınlar gözümde büyüyor.
Uyku bile fayda etmiyor.
"Bir rüya gördüm, içinde sen" diye başlıyor ya şarkı, günüm öyle başlıyor bugün.
Sarılmaktan kollarım ağrımış bir şekilde uyanıyorum.
Yüksek bir binanın en tepesinde ben aşağı baktıkça sen "Bana güven, korkma" deyince bir aşağı bakıyorum bir sana.
Ve sana güveniyorum.
Sıkı sıkı sarılıyorum.
Elim kalbinde, atışını dinliyorum.

Bir kız bir erkek çocuk çıkıyor karşımıza.
Gülüyorlar halimize.
Biz de başlıyoruz gülmeye.
Ama sonra yine ayrılıyoruz.
Zorunda kalıyoruz.

Sonra uyanıyorum. 
Karanlık.
Gözüm seni arıyor, göremiyorum.
Bu kadar yakınken gitmiş olamaz diyorum.
O anı tekrar yaşamak için gözümü kapatıyorum.
İmkansız.
Bir dahası yok.

Karanlığa söz geçmez biliyorum.
Hem rüyaların da tersi çıkar zaten.
Kalkıyorum.
Gördüğüm rüyayı 'hayırdır inşallah' diye diye bu saate kadar düşünüyorum.
Şarkıyı mırıldana mırıldana sokaklarda yürüyorum.
Yine aynı yere geliyorum.
O binanın en tepesine.


Kartepe'de Anı Yaşa!


"Anı yaşa!" bu tabiri bugüne kadar kişisel gelişim kitapları başta olmak üzere herkesten sıklıkla duymuşsunuzdur. "Amaan boşver sen şimdiyi düşün, tadını çıkar." diyenlere içten içten sinir oldunuz belki. "Sana söylemesi kolay tabii" diyemediniz ama nasıl yaparım diye de düşünmeden edemediniz. İşte ben bunun için bu yazıyorum size. 
Kayak veya snowboard yapmak anın tadını çıkarmak için biçilmiş kaftan. Anı, günü, kendinizi, vücudunuzu ve her şeyi ama her şeyi unutmak için yaratılmış adeta. 



Karşınızda bembeyaz bir yol, aklınızda sadece bu yolu geçmek var. Sadece siz varsınız. Tıpkı hayattaki gibi. Sadece odaklanmak ve ne yapacağınızı kavramanız yeterli. Ayakta kalmak, hayatta kalmak demek çünkü. 



Kartepe'nin en güzel İstanbul'a yakın olması nedeniyle günü birlik gidiliyor olması. Tabii Pazar günü kalabalığı diye bir gerçekle karşılaşmak da bir o kadar olası. Size tavsiyem eğer gidebiliyorsanız hafta içi gitmeniz. Sakin sakin çok rahat edersiniz.




Eğer kıyafetleriniz ve boardunuz yoksa ister tepeye çıkmadan önce aşağıdaki mağazalardan ister tepedeki otelden kıyafetlerinizi kiralayabilirsiniz. Fiyatları oldukça makul. 
 Tepeye çıkmak için kıyafetlere artı olarak telesiyej kartı da almanız gerekiyor. Keyifli bir yolculuk oluyor, denemelisiniz. Tepeye çıktığınızda bir fincan kahve de sizi bekliyor hem :) Yemek için cafeye gidebilir ya da dışarıda sucuk ekmek yiyebilirsiniz. Tabii gözünüz kaymaktan başka bir şey görürse :)




        Kışın en güzel hali bu olsa gerek. Rüyamda bile kayıyorum ama bir yandan da yazın bir an önce gelmesi için can atıyorum. Bence benim biraz kafam karışmış ;)



Ne Giydim | Günün Aksesuarı!

Her şeyin bir zamanı olduğu gibi yazın kollarımıza taktığımız bilekliklerin de yerini kocaman kolyeler aldı bu kış. Bluz, gömlek ve kazaklarla sıradışı bir görüntü yaratabilir, sürekli aynaya bakmak isteyebilirsiniz. Ben bugün Koton'un bu kolyesiyle oldukça mutluydum! ;)


Gömlek: Mavi Jeans